bugün
yenile
    1. 14
      +
      -entiri.verilen_downvote
      jerome david salinger in 1951 yılında gönülçelen ya da çavdar tarlasında çocuklar ı diye türkçemize giren şahane kitap. 17 yaşındaki efsane cocuk holden caulfield in başından geçenleri konu alan roman.teoman ın gönülçelen şarkısının ilham kaynağı. en iyi başlangıç cümlesi ve en iyi bitiş cümlesiyle dünyada 10 kitap arasında. amerika da dahi yasaklanmış bir roman. holden zengin okullarına gider ama atılır. asosyaldir ama tüm dünyaya ders vermiştir. 15 ve 25 yaş arası herkesin kesinlikle okuması gereken romandır. holden caulfield yazıldığı günden beri, ergenlik dönemden geçen birçok çocuğun duygularına yer vermesi ve kitabın 'rahat' bir uslupla yazılmış olmasından birçok kişinin kahramanı olmuştur. karakterin yaratılmasındaki başarıya rağmen, aynen kitap gibi karakter de birçok yönden eleştirilmiştir. ''sakın kimseye bir şey anlatmayın. herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.'' “hayatta nefret ettiğim bir şey varsa, o da filmlerdir. sakın bana filmlerden söz etmeyin.” holden in bu cümlesi yüzünden filmi olmayan şahane kitap. (bkz: lord of the flies)
    2. 9
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "benim iç çamaşırlarım her zaman temizdi, bu kimsenin umrunda değildi" minvalinde bir cümle vardı bu kitapta. hiç unutmam bu cümleyi. burada iç çamaşırından kasıt iç dünya veya ruh olarak gelir bana hep. okumalara doymamıştım bu kitabı. bu kadar naif olup da bu kadar aylak çok nadir kitap okudum çünkü. mest ediyor insanı. (bkz: holden caulfield)
    3. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      mutlaka oku çok güzel kitap ifadesi bazen o kadar sıradan ve yetersiz kalıyor ki bir kitabı tarif etmek için. şimdi ne söylesek eksik, ne söylesek hafif kalacak; sadece şunu diyebilirim; okumayanlar asla ne kaybettiklerini bilmeyecekler.
    4. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      salinger'in tek romanı. az önce aldım. başlıyorum.
    5. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      diğerlerinden çok farklı bir üslubu olan, insanı bazı şeyleri sorgulamaya iten güzel bir kitap.
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      güzel kitaptı.
    7. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      lisede okumuş olduğum j.d.salinger romanıdır.kitap, anti-kahraman holden'ın okuldan atılmasıyla başlayan süreci holden kendi ağzından anlatır.
    8. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir solukta okunabilen ve her okuyuşunuzda ayrı bir zevk veren nadir romanlardan. kitabın ingilizce çevirisi okunduğunda kullanılan dile aşık olabilirsiniz. keşke salinger daha nice kitaplar bıraksaymış bize dedirtir.
    9. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      herkes kadar sıkıntıları olan ama bir türlü herkes gibi olamayan 17 yaşında bir çocuk, holden. yaşama bir yerlerden tutunmaya çalıştıkça daha çok bırakıyor yaşama sevinci onu. okulu sevmiyor mesela bir türlü, insanların içini gördüğünden iyi dostlukları da olamıyor. o bu dünyayı da insanların kirli oyunlarını da sevemiyor. aslında sevdiği bir şey de yok gibi.. yaşının ötesinde hayalleri, tespitleri ve düşünceleri var. masum bir çocuk holden.. kırılgan fazlaca. belki de bu dünya için fazla iyi.. kitap hakkında çok iyi yorumlar okumuş olmakla birlikte çok feci yorumlar da okumuştum. fakat bilmek ve anlamak için de okumak gerekti. okuduğumdaysa malesef ki beklentimin altında kaldı. neden derseniz evet tamam mükemmel bir isim seçimi evet çok esprili hoş bir anlatım fakat beni tam olarak memnun etmedi. belki de beklenti içerisinde okumamdan kaynaklıdır. ama dediğim gibi kötü kitap yoktur beklentiler vardır. akıcı, eğlenceli, yalın bir anlatıma sahip bu da onun artıya değer tarafı diyebilirim. vakit kaybı değil fakat ille de okuyun diyemeyeceğim.. ama bu kitapta neyi anladım ve öğrendim diye sorarsanız tekrar 17 yaşıma döndüm diyebilirim. ve onunla tekrar deneyimledim hayatı.. insanların içini gördüm, değerlerini, hayallerini, düşüncelerini.. değişmeyen dünya arzularını gördüm..
    10. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "öldü , biliyorum ! bilmediğimi mi sanıyorsun?ama ,onu yine de sevebilirim, değil mi ? bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın, tanrı aşkına; özellikle de , hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bir insansa ? "
    11. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok seviyorum 3. tekil şahısla, kahramanın gözünden yazılan kitapları. yabancı olsun, bir kedi bir adam bir ölüm olsun, otomatik portakal vb. gider de gider. duygular, bakış açısı falan çok daha iyi verilebiliyor bence bu çeşitle. çavdar tarlasında çocuklar da böyle. holden'ın neler düşündüğünü, olaylara nasıl baktığını çok güzel veriyor yazar kendi ustalığını da işin içine katarak. içten, samimi bir kitap. ama ingilizce okusaydım daha iyi olurdu sanırım. çünkü kitap çok amerikan dublajı gibi kalmış :p --- spoiler --- kitabın sonuna kadar jane'i aramasını buluşmasını bekledim. üşenmeyi bırakıp arayamadı anten herif. --- spoiler ---
    12. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bu kitabı okumayan eksik yaşıyodur net.
    13. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bi oturuşta okunabilen, rahat ve akıcı bir dile sahip olan, çok güzel bir roman. kitabın ilk başlarında ergence bir öykü okuyacağımı sanmıştım ama öyle değildi, çok güzel bir sistem eleştirisi yapıyordu. defalarca okunabilir, çok güzel dersler çıkarılabilir.
    14. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir salinger şaheseri. o kadar güzel bir kitaptır ki kitabın kapağını bile nazikçe açarsınız. hele yky'nin bomboş ancak kusursuz tasarımı aşık eder kapağına bile. kullanılan dil de çok hoş, samimi bir dildir. liseden itibaren hayatın her döneminde okunması gereken bir eser. içerisindeki aforizmalar da hayata yeni bir bakış açısı sağlar. herkesin düşünüp kimsenin dile getirmediği ilginç düşünceler döner durur kitapta. "who wants flowers when you’re dead? nobody."
    15. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "hayat, tabii ki bir oyundur, evladım. hayat, kurallara göre oynanması gereken bir oyundur. "
    16. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      okuduğum en iyi kitap üstüne tanımam holden'ın noel'den önce okuldan atılmasıyla başlayan bir kaç gününü anlatıyor,türkiye'de ilk olarak "gönülçelen" adıyla çıkmıştır ve teoman gönülçelen şarkısını bu kitap için yazmıştır ayrıca teoman'ın en sevdiği kitaptır,şu an "çavdar tarlasında çocuklar" adıyla yky'de bulunuyor
    17. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın,tanrı aşkına; özellikle de hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli insansa?"
    18. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- ''karar verdim, eve artık hiç gitmeyecektim, yeni bir okula daha gitmeyecektim… bir yerlerde, bir benzin istasyonunda bir iş bulurum diyordum, arabalara benzin yağ falan doldururdum. nasıl bir iş olursa olsun fark etmezdi zaten. kimse beni tanımasın, ben kimseyi tanımayayım bu yeterdi. düşündüm,sağır-dilsizmişim gibi numara yapardım. böylece, hiç kimseyle o salak konuşmaları yapmak zorunda kalmazdım. biri bana bir şey demek istediğinde bir kağıda yazar bana uzatırdı. bundan bir süre sonra sıkılınca da, ömrümün sonuna kadar insanlarla konuşmaktan kurtulurdum. herkes beni sağır dilsiz herifin teki sanır, beni rahat bırakırdı. salak arabalarına benzin yağ falan doldururdum onlar da bana bir maaş verirlerdi. kazandığım parayla bir yerlerde kendime küçük bir kulübe yapar,ömrümün sonuna kadar orada yaşardım… eğer evlenmek istersem de gider kendim gibi sağır dilsiz bir kız bulur onunla evlenirdim. eğer çocuklarımız olursa onları bir yerlere saklardık. onlara bir sürü kitap alırdık, okuma yazmayı biz öğretirdik.'' --- spoiler ---
    19. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ''bir şeyi çok iyi yapıyorsanız, bir süre sonra, dikkatli olmazsanız gösteriş yapmaya başlıyorsunuz. ve sonunda da iyi olmaktan çıkıyor yaptığınız.''
    20. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇nsanın zihnini açan gerçek bir klasik. kitabı bitirince bir kaç saat son kısmından başka birşey düşünmemiştim. günlerce yeni bir kitaba başlayamadım. dilinin akıcılığı da yeni kitap okuyamamakta etkin rol oynadı. herkesin okuması gereken bir kitaptır.
    21. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      türkçe adıyla çavdar tarlasında çocuklar. bir zamanlar komünizm içeriği taşıdığı söylentisiyle okullarda okutulması yasaklandı. holden adlı asosyal bir gencin okuldan atıldıktan sonraki günlerini ele almaktadır. oldukça rahat bir üslupla yazılmış jerome david salinger romanı. başından sonuna olay bekleyebilirsiniz ama kitap oldukça normal bir hayatı abartmadan aktarmıştır. 17 yaşında bir gencin başından ne geçebilirse kitapta sahici bir şekilde anlatılmıştır.
    22. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- ''bir şeylere üzülüyorsam, tuvalete gitmem gerekse bile gitmem. üzülmekten gidemem. üzülmeyi bırakıp gidemem.'' --- spoiler ---
    23. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "sorun da buydu işte. asla güzel ve huzurlu bir yer bulamıyordunuz, çünkü böyle bir yer yoktu. var sanıyordunuz, ama siz oraya varır varmaz, sizin bakmadığınız bir sırada biri gizlice gelip, burnunuzun dibinde, "seni ..." diye yazıveriyordu. sanırım, öldüğüm zaman bile, beni bir mezara tıktıklarında başıma diktikleri taşın üstündeki "holden caulfield" ile doğduğum ve öldüğüm tarihlerin hemen altında, "seni ...." yazılmış olacaktır. biliyorum bunu, gerçekten." kitabı bitirdiğim gibi başa dönüp tekrar okumuştum, özümseyebilmek için.
    24. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Üst edit: Afedersiniz kim sever bu kitabın orijinal adını. Siteyi bizden başka bir dili konuşan hiçbir halk da kullanmıyor ne bu yabancı dil sevdası anlamadım. Dümdüz, Çavdar Tarlasında Çocuklar yazalım işte, ne var... Saçma. --- spoiler --- --- spoiler --- "Sakın kimseye birşey anlatmayın . Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra." --- spoiler --- Okuduğum en ilginç kitaplardan biri; hem dil hem de bende uyandırdığı hissiyattan ötürü. Bam güm eleştirerek başlayacağım çünkü yapmazsam içimde kalır. Uzun zamandır listemde olan, bir ara okurum mutlaka dediğim kitaplardan biriydi. Arkadaşımın hediye etmesi ile sonunda yollarımız kesişti. İlk sayfalar da çok zorlandım okurken. Hatta birkaç sayfa sonra umarım bu şekilde gitmez bu cümleler dedim. Sürekli kısa kısa cümleler ve geceleri televizyon kanallarını dolaşırken beyaz tv'ye geldinizde karşınıza çıkan düşük tempo, ikinci sınıf ve içinde hiç seks sahnesi olmadığı için kanalın sürekli yayınladığı berbat dublajlı Amerikan filmlerindeki lisana benziyordu cümleler. Sürekli, iki Amerikalı; lanet olsun, ahbap, hey senin derinden he, vay canına gibi kalıpları kullanarak konuşuyormuş gibiydi. Ulan dedim bu nasıl kitap, ben bu bahsettiğim filmlerden de hiç haz etmem ki, nasıl okuyup bitireceğim bu kitabı. Sonra bir şekilde alıştım tabii dile. Ki bana eğreti gelen bu dil, kitap hakkında konuştuğum arkadaşımın çok hoşuna gitmiş okurken. Dile alıştım, tamam dedim bu kitap da böyle yani ne yapalım? Surat yapacak değiliz ya dedim devam ettim. Her şeye alıştım da son sayfaya kadar "filan" kelimesinin aşırı aşırı kullanılması acayip canımı sıktı. "Filan" kelimesine düşmanım artık öyle iğrendim, yeri geliyor aynı cümle içinde üç kere "filan" geçiyordu. Çeviri kaynaklı bir şey mi bilmiyorum, muhtemelen herkes gibi ben de YKY'den okudum. 17 yaşında, Amerikalı, orta üst sınıf bir ailenin çocuğu olan ergen Holden'ın okuldan atılması ile başlıyor kitap. Kitabın üçte ikisini şimdi bir şey olacak ve kitap bambaşka bir seviyeye çıkacak diye bekledim. Daha sonra geleceğim ama son kısmı ile kurtardı diyebilirim. Hayli popüler, kırkların sonunda çıkmış ve yayınladığı döneme göre sivri dilli bir kitap. Zaten kitap dönem dönem yasaklanmış ya da içindeki küfürler sansürlenmiş. Son kısma kadar hem hikaye hem de dil beklentilerimin altında kaldı. Ne bileyim Holden'ın iç dünyası beni pek etkilemedi. Sanki bu kitabı ergenliğimde falan(filan yazsaydım ne komik olurdu)okumalıydım diye düşündüm, bi geç kalmışlık hissi yaşadım çünkü bir hayli kişi kitabı beğenmişti ama bana çok yavan geliyordu. Bu kitap bana yaşlı hissettirdi a dostlar. Ağlayalım. Kendimi Holden'ın yaşadığı şeylerden, geçtiği yollardan, çektiği acılardan ve yaşadığı kafa karışıklığından hayli uzun zaman önce sıyrılmış gibi hissettim. Bu bi bakıma güzel; ergenliği atlattığım tescillendi. (burda gülüyoruz, şaka yapmaya çalıştım) O yüzden beni çok etkilemedi bu ergen kardeşimin depresif halleri. Neyse, gelelim geçer not almasını sağlayan o son kısma. Son kısımdaki abi-kardeş ilişkisi dokundu işte içime. İşte dedim o kırılmaya geldik edebi, duygusal, kalbime dokunacak ve bu kitabı bu kadar üçlü yapan kısım burası. Phoebe'nin minnoşluğunu hissettim resmen. Eğer siz de benim gibi bir abiyseniz eminim bu kısım size de dokunur. Kız kardeşim olmadığı için üzüldüm resmen. Yine. Phoebe üzülünce Holden'ın gitmekten vazgeçip onun gönlünü yapmak için uğraşması çok güzeldi. Gitmekten vazgeçmesinin sebebi; kız kardeşinin ona beslediği saf sevgiye inanması ve bunun ona yanında kalmak için bir neden olması mıydı yoksa kardeşinin üzmek ve ona kötü örnek olmak istememesi miydi karar veremedim. Belki de her ikisiydi. Neyse, güzel bir kitaptı çok uzak başladı bana ama sonra toparladı diyelim. --- spoiler --- "Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir." --- spoiler --- --- spoiler ---